Cumartesi, Mayıs 5

Hiç'e Hoşgeldiniz...

Hiç, ne uluslararası durumcuların çocukça teorilerine dayanır,ne de klasik anarşistlerin sendikalist yaklaşımlarına. Teorisi yoktur. Varsayımları yoktur. Her şeyi reddeder. Kendisini bile. Üzerinde durulması çok zor bir iptir. O kadar incedir ki, üzerinde yürüyenin tabanlarını keser. Hiç hareketi dünyayı hak ettiği kaosa götürecek bir çılgınlıktır. İnsanın delirmesinden alır gücünü. Bilinen her şeyin unutulduğu, hiçbir kuralın geçerli olmadığı bir harekettir. 

Gerçekten de Hakan Günday kitaplarında bilinen her şeyi unutturuyor insana. Aslında unutturma değil de bütün tabuları yıkıyor demek daha doğru olur. Zargana adlı kitabına başlarken de "Hayat, cinsel ilişkiyle bulaşan bir hastalıktır." (Jacques Dutronc) cümlesini okumak küçük bir örnek olur sadece.

12 yaşında Berlin'de dört kişinin tecavüzüne uğrayan Zargana, kendi hayatını tüm detaylarıyla  başkalarına oynatır ve böylece bir "hayat oyunu" çıkar ortaya. İnsanlar sadece figürandır onun için. Tabi bu cümleden sonra kendisini insan sınıfından tamamen ayrı tuttuğunu söylememe gerek yok. Bu şekilde kendisini seyrederek yine kendisini bulmaya çalışır.

                                                                                                     
Kitaplarında şiddet, biraz umut, akla hayale gelemeyen  kötülükleri anlatan yazar aslında yeraltı edebiyatı kategorisinde de hiç zorlanmadan yer alabilir ki çok büyük kesim yazarı o grubta görüyor. İlk kitabı olan Kinyas ve Kayra 2000 yılında yayımlanmış ve yazar ben bu kitapla yazmayı öğrendim diyor ve kitapta açıkça belirttiği gibi yazarken Celine'in Gecenin Sonuna Yolculuk kitabından ziyadesiyle etkilenmiş. Bu umutsuzluk neden diye sorulduğunda ise elimden bu kadarı geliyor diye cevaplıyor.

"İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun yinede hafiftir hayat.Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür!! Bütün kazançlar bu delikten kayıp gider." Çaresizlik, pesimistlik, umutsuzluk, ağır depresyon falan filan. Ne derseniz deyin ama her kitabında ki bu duyguları taşıyan, yaşayan karakterlerle birlikte aslında umut etmeyi ve yaşamayı azıcık ucundan öğrenebiliyorsunuz. En azından tünelin sonunda ki ışık göz kırpıyor hiç ummadığınız bir anda.

İsterseniz ben çok  da lafı uzatmayayım ve siz Hakan Günday'ı kendisinden dinleyin. Sabit Fikir dergisi işbirliğiyle yapılan Sözünü Sakınmadan söyleşisinde kendini, romanlarını ve karakterlerini anlatmış uzun uzun.