Pazar, Ocak 19

Peri Gazozu


Boş Bir günü fırsat bilip, Erivan pazarına gidiyoruz.El yapımı bir duduk alacağım pazardan. Bir tezgahın önünde durmuş, bakınıyorum, kendimce iyisini anlamaya çalışıyorum. Tezgahın arkasındaki taburede sessizce oturan satıcı, esmer, iri kemikli bir adam. Yanımda arkadaşımla konuşmamızı dinliyor bir ara. Bir süre sigarasını içip bir şeyler düşünüyor. Sonra tutatmıyor belli ki kendini ve başını kaldırıp soruyor:
"Türk'müsünüz ?"
"Evet... Türkçe biliyor musun sen ?"
"Nerden?" diyor.
"İstanbul."
"İstanbul...İstanbul..." diyor, birkaç kez. Biraz sesini indirerek, kendiyle konuşur gibi mırıldanıyor sonra:
"Hrant..."
Sözcük, ne bir soru ne de bir cevap gibi çıkıyor ağzından. Öylesine, nefes verir gibi, ah der gibi bir şey: "Hrant."
Garip bir suçluluk duygusuyla lafı toparlamaya çalışıyorum.
"Severiz Hrant'ı... Kardeşimiz olur."

Ercan Kesal'ın bir nevi otobiyografisi Peri Gazozu. İzmir'de tıp fakültesinde ki öğrencilik yılları; Anadolu'da geçirdiği mecburi hizmet dönemleri ve İstanbul'a gelişi. Hani çocukluğunuzda bir söz işitirsiniz, bir hikaye anlatılır ya da bir olaya şahit olursunuz sonrasında da hayatınız boyu bir yerlerde karşılaşırsınız o olguyla, çok tanıdık gelir. Öyle hikayeler bütünü Peri Gazozu. 80 darbesinde, Avanos'da, Anadolu'da geçen hayattan kıssalar.

Sohbet tadında bir kitap. Zaten küçük bir araştırma yaparsanız her yerde bu cümlenin karşınıza çıktığını fark edersiniz ki yazar da önsözünde  bu isteğini belirtiyor: "Okur, hikayelerimi okumak yerine, 'seyretsin' istedim. Bu, sinemasal anlatıma da çok benzeyen bir teknik demekti. Okuyucuma bir şeyleri 'anlatmak' değil de 'göstermek' istedim hep."

Bugün 19 Ocak 2014. Hrant Dink'in ölümünün üzerinden yedi sene geçti. Her şeyde olduğu gibi burada da hala adalet aranıyor. Çok zor değil sadece peri gazozunun basit formülünü uyarlasak kendimize yeter aslında; yeryüzündeki her şeyi ve herkesi kardeşin bilmek!



1 yorum:

Kaptan Pilot dedi ki...

En çok etkilendiğim bölümlerden birini alıntılamışsınız. Ermeni satıcı sanki şöyle diyor gibi gelmişti bana: "Hrant size emanetti, sahip çıkamadınız..."