Cumartesi, Ocak 25

Size Pandispanya Yaptım; Bir Fincan Ihlamur Alır mısınız ?


....Anlayacağın, mesele öyle göründüğü gibi basit değil, yemek tarifleri verme işi değil. Bak, mesela şu pandispanya.. Anlamını düşündün mü ? Çok kolay. İspanyol ekmeği... Neden şimdi bu ad? Ne olmuş da ekmek böyle kek haline gelmiş? Yoksa başından beri hep böyle miymiş? En mühimi bu ad neden korunmuş? Göç yolları mı?...

Şimdilerde olmuyor ama küçükken özel bayram sofralarımız olurdu. Sofraların etrafında en yirmi otuz kişi, bağıra çağıra konuşur sohbet eder, bir yandan da o muhteşem yemekleri yerdik. Kendi adıma, bizim ailede bu sofralar, kahvaltıyla başlardı. Babaannemde önce sabah kocaman bir kahvaltı sofrası kurulur, en az iki saat çayla muhabbet bu sofranın etrafında sürer giderdi. Sonra girerdik mutfağa 10 kişi, akşam gelecek olan yeni 20 kişi için başlardık yemek yapmaya. Bayramlar büyük sofralar demekti bizim için, şimdi ki gibi bir çay içip kalkacağız değil.

Bir de her bayramın, her yörenin hatta her annenin kendine göre bir lezzeti vardır ya, en çok onu beklersiniz dört gözle. Annemin içli çöreği, babaanemin aşuresi, yengemin mantısı, amcamın kahvaltısı... Liste uzun saymakla bitmez. Yazsanız çıkar her evden bir kitap. Mario Levi'nin evinden çıkmış. Şabat akşamı için kaşkarikas, Roş Aşana (yeni yıl) için yapılan pastelikoslar... Okurken bile damağınızda hissedebileceğiniz adı yabancı ama aslında çok yakın tatlar. Almodrote, bulema de berencena; tatlı olarak mustaçudos, ya da çayın yanında boyikos de kaşer... Hatta ödül olarak her biri için en ince ayrıntısına kadar tarifleriyle, anılarıyla ve hissettirdikleriyle yazılan bir kitap.

Bir söyleşisinde yazar "Yemekler, yeniden inşa edilen toplumsal hafızadır. Toplumun karakterleri yemeklerden ortaya çıkar." demiş. Her ne kadar şu anda 'hızlı yaşa genç öl' felsefiyle, değil yemek yapmaya vakit bulmak, hazır yemeklerden bile kaçıp restaurantlara sığınsak da, arada bir mutfaktan güzel kokular çıkması için annemizi taklit etmeye çalışıyoruz. En azından benim için işin boyutu hala taklit aşamasında.

Tabii ki sadece yemek tarifleri değil kitap. Tarifler, tatlar, önerilerin yanında (evet yazarın aralarda yaptığı öneriler gerçekten harika); aile gelenekleri, 1980ler İstanbul'u ve Yahudilerin yavaş yavaş Tarlabaşı'ndan Şişli Osmanbey yakasına göçleri... Kısaca her anlamda bir yolculuk.

Doğan Kitap etiketiyle basılan romanın arkasında ki tanıtımında yazdığı gibi; "Siz de pandispanyayı pastanın keki sanıyorsunuz değil mi? Ya öyle değilse?"


Hiç yorum yok: