Pazar, Ocak 22

Kötünün Zaferi !

“Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir, Adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olamayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek, bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç adalete karşı çıkıp, kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.” 
Eric Auerbach (Kötünün Zaferi - Pascal Üzerine Deneme)
Zülfü Livaneli 'nin  Serenad adlı son romanını okurken beni en çok etkileyen bölümlerden birisiydi. İktidarların neden oldukları acıları anlatan bir kitaba yakışan bir eleştri belkide.
Alman asıllı hukuk profesörü Maximillian Wagner'in İstanbul Üniversitesine konuk olarak gelmesiyle başlıyor hikaye. Profesörü ağırlıyan ve onunla arkadaş olan Maya Duran'ın hayatında ki gizleri okuyoruz.
3 farklı kadın. İktidar savaşlarında yaşanan 3 farklı trajedi. Ve ilginç bir şekilde bu olaylar Maya'nın hayatında kesişiyor (!).
Bir yandan çoğumuzun bilmediği Mavi Alay olarak tarihe geçen zorunlu ve ölümcül bir yolculukla Maya'nın annanesini, diğer yandan Yahudi soykırımından kaçan babanesini tanımaya çalışıyoruz Maya ile birlikte. Tabi bunların yanında profesörün 60 yıl süren aşkı ve Struma adlı geminin hikayesi aslında romanın belkemiğini oluşturuyor.
Kitabı okurken aslında bu olayların yanı sıra çok farklı konular da ilginizi çekebiliyor. Örneğin 1940 larda Nazi Almanyasından kaçan bir çok bilim adamı ve Türkiye'deki çalışmaları (ki bir çok fakültenin ya da bölümlerin temellerini atıyorlar. Özellikle İstanbul Üniversitesinde) hakkında çok kapsamlı olmasa da bilgiler edinmemizi sağlıyor. Örneğin Eric Auerbach en önemli kitabı olan Mimesis i ve çok sayıda ki makalesini İstanbul'da kaldığı 11 yıl içinde yazmış. Ayrıca tıpkı Auerbach gibi yine uzun bir dönem İstanbul da kalan Martin Vialon Auerbach ın bir çok makalesini ve yazılarını derleyip bir kitap ortaya çıkarmış; Yabanın tuzlu ekmeği (Metis Yayınları/Edebiyat Dışı). Kitabın ismi ise İlahi Komedya’nın Cennet bölümünün on yedinci kantosunda, Yahudilerin Babil sürgünü sırasında yediği tuzlu ekmeğe gönderme yapan 58-61 nolu dizelerden:
            “Başkasının ekmeğinin ne denli tuzlu,
            başkasının merdiveninden çıkmanın
            ne denli zor olduğunu göreceksin.”

 Aslında kitabı okurken biraz garipsiyorsunuz. Sonuçta tarihteki önemli olaylardan üç tanesi birden aynı kadının hayatında bir şekilde kesişiyor. Bu da biraz fazla geliyor tabi okuyucuya. Öte yandan tabi ki Zülfü Livaneli her kitabında olduğu gibi sürükleyici dilinden ve konulara bakış açısındaki ustalığından ödün vermemiş. Tabi aralarda aşırı bilgiye maruz kalıp koptuğunuz yerler olabiliyor ama kitap sizi hemen içine geri almayı başarıyor.


Hiç yorum yok: